Mahmud Ahmedinejad, 28 Ekim 1956, Tahran, İran İslam Cumhuriyeti’nin altıncı Cumhurbaşkanıdır.
Mahmud Ahmadi-Nejad, 1956 doğumlu İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı. Amerika Birleşik Devletleri’ne ve Birleşmiş Milletler’e karşı çekinmeden yönelttiği eleştirilerle bilinen Ahmadi-Nejad, Muhammed Hatemi’nin 8 yıllık görev süresinin dolduğu 3 Ağustos 2005’ten bu yana İran’ın 6. Cumhurbaşkanı.
Mahmud Ahmadi-Nejad, yoksul bir ailede 28 Ekim 1956’da, İran’ın kuzeyindeki Semnan vilayetinde bulunan Gramsar kenti yakınlarındaki Aradan (Tahran’ın 90 kilometre doğusunda) köyünde dünyaya geldi. Babası demirci ustası ve nalbanttı. O henüz 1 yaşındayken, ailesi Tahran’a göç ederek işçi mahallesinde küçük bir eve yerleşen Ahmadi-Nejad’ın, çocukluğu da burada geçti.
Mahmud Ahmadi-Nejad, 1976 yılında İran’da düzenlenen üniversiteye giriş sınavlarını, 400.000 kişinin arasından 132. olarak kazandı. İran Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nde (IUSD) inşaat mühendisliği eğitimi aldıktan sonra 1984 yılında, aynı departmanda mastır yapan Ahmadi-Nejad, 1987’de ulaştırma mühendisliği alanında doktora yaptı ve profesör olarak aynı üniversitenin mühendislik fakültesinde dersler verdi.
Cumhurbaşkanlığı seçilmeden önceki dönemde, (3 Mayıs 2003 ile 28 Haziran 2005 arasında) Tahran belediye başkanlığı yapmıştır. Mesleği İnşaat mühendisliğidir. 24 Haziran 2005 İran cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda seçilmiş, 3 Ağustos 2005’de ardarda 8 yıllık cumhurbaşkanlığı süresini doldurduğu için makamından çekilen Muhammed Hatemi ‘nin yerine Cumhurbaşkanlığına başlamıştır.
Siyasi güç zeminini İran inşaat sektörünün lobi kuruluşu olan İslami İran İnşaatçılar İttifakı’ndan (Abadgaran) aldığı kabul edilmektedir. Abadgaran, İran cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunda iki aday arasında (Ahmedinecad ve Muhammed Bager Galibaf) bölünmüş, ikinci turda Ahmedinecad’ın arkasında toplanmıştır. Böylece, 1000 kadar adayın İran Anayasa Muhafızları Konseyi tarafından elenmesinden sonra ilk tura katılabilen 7 aday arasında en fazla oyu almış bulunan (Ahmedinecad ilk turda % 19.48 oranında oy almıştı) eski (Hatemi’den önceki) cumhurbaşkanı Haşimi Rafsancani ‘ye karşı ikinci turda teke tek yarışarak oyların % 61.69’unu elde etmiştir. Muhalifleri seçime hile karıştığı ithamlarını dile getirmişlerdir. İkinci tura İranlı seçmenlerin % 59’u katılmıştır.
Hakkındaki genel yargı İslamcı ve popülist görüşleri savunan bir dini muhafazakar olduğu yönündedir. Sade yaşantı tarzının, iyi eğitim mazisi ile dürüst politikaları kaynaştırdığı imajının ve popülist görüşlerinin İran toplumunun fakir tabakaları nezdinde popülerlik kazanmasına yol açtığı belirtilmektedir. ‘Yapılabilir ve yapabiliriz’ sloganı etrafında oluşturulmuş Cumhurbaşkanlığı programının belirsizlikler içerdiği görüşleri ortaya atılmıştır. Hedeflerinden biri İran’ın petrol gelirlerinin fakir halka yansıtılmasıdır.
Dış politika açısından, ABD ile ilişkilerde hiçbir açılım gösterilmemesi gerektiğini net bir şekilde savunmuştur. Birleşmiş Milletler ‘e defalarca suçlamalarda bulunmuş, İran’ın nükleer programını sürdürmesi gerektiğini açık bir dille ifade etmiştir. Bir basın mensubunun siyasi tutukluların salıverilmesinden bahsi üzerine ‘Hangi siyasi tutuklular? Amerika’dakiler mi?’ diye sormuş, bilinen diğer bazı ülkeler nükleer programlar geliştirirken İran’ın neden geliştiremeyeceğini sorgulamış, Birleşmiş Milletler’in 5 daimi üyesinin bazı ayrıcalıkları olduğuna göre İslam dünyasının aynı ayrıcalıkları neden alamayacağını dile getirmiş, son olarak da Yahudi Soykırımı’ndan neden Filistinlilerin etkilendiği konusunu ortaya atmıştır. Cumhurbaşkanlığına seçildikten sonra bunu ‘yeni bir İslam devrimi’ (veya, bulunduğumuz Hicri Takvim yılından hareketle, ‘1384 İslam Devrimi’ olarak nitelemiş, bu devrimin yakında bütün dünyaya erişeceği müjdesini vermiştir. İlk etapta bölge ülkeleri arasında (vizelerin kaldırılması yoluyla) seyahat hürriyetini ve bağların kuvvetlendirilmesini savunmaktadır.
Rehineler Krizi’ne doğrudan katıldığına ilişkin iddialar, Cumhurbaşkanı seçilmesinin hemen ardından, Avusturya’da Kürt muhalifleri öldürttüğü iddiaları ve Tahran Evin hapishanesinde siyasi suçluların idam edildiği haberleri ile eşzamanlı olarak dünya basınında yer almıştır. Bu suçlamaları reddetmişler, A.B.D. Başkanı George W. Bush Temmuz 2005’de Ahmedinecad’ın Rehineler Krizine katılımına ilişkin iddiaların ciddi olduğunu ve soruşturulacağını belirtmiş ise de, henüz bir soruşturma başlatılmamıştır. İddialar dünya basınına kriz döneminin Amerikalı rehinlerinden 5’i tarafından yapılan açıklamalar ve teşhisler sonrasında yansımıştır. Açıklamalarda bulunanlardan biri CIA mensubudur, Farsça bilen bir diğeri de emekli kara albaydır. Bu eski rehineler Ahmedinejad’ı ‘sert ve gaddar bir soruşturmacı’ olarak tanımlamaktadırlar. Teşhis yapmaları istenen diğer eski rehineler emin olamadıklarını belirtmişlerdir.
İran-Irak Savaşı öncesinde İran Devrim Muhafızları’na (Pasdaran) katılmıştır. Savaş esnasında Kerkük’te gizli operasyonlar yürüttüğü bilinmektedir. İran Devrim Muhafızları 6. Ordusu başmühendisliği yapmış, savaştan sonra Maku ve Hoy vilayetleri vali yardımcılığı ve valiliğine atanmıştır. 1993-1997 arasında Erdebil vilayetinin valiliğini yürütmüştür. Ancak seçmenlerin % 12’sinin katılımının muhafazakar adayların önünü açtığı 2003 Tahran Belediye Başkanlığı seçimleri sonrasında başkentin belediye başkanlığını elde etmesine değin İran siyasi panoramasında tanınan bir kişi değildi. Belediye başkanlığı esnasında önceki başkanlarca açılmış kültür merkezlerine dini vurguyu ciddi bir oranda yerleştirmesi, belediye binalarında kadınlar ve erkekler için ayrı asansörler kullanımı zorunluluğunu getirmesiyle dikkati çekmiştir. Tahran meydanlarında İran-Irak Savaşı’nda ölenlerin anısının en canlı bir şekilde (bazı meydanlar açık mezarlıklara dönüştürülerek) yaşatılmasını önermiştir. Fakir kesime gıda yardımı programları da icraatlarını tamamlayan bir unsur olmuştur. Belediye başkanlığı ile beraber başkentin en öndegelen gazetesi ‘Hemşeri’nin yöneticiliğini ele geçirmiş, gazeteyi siyasi programının odak noktalarından biri haline getirmiştir. Gazete kadrosundan İran basın dünyasının yükselen yıldızlarından kadın gazeteci Nafize Kuhnavard’ı, Hatemi’ye rejimin kırmızı çizgileri ve yasa dışı istihbarat örgütleri hakkında uygunsuz bulduğu bir soru sorduğu için, Türkiye ve Azerbaycan için casusluk yaptığı gerekçesiyle kovması gündemi meşgul etmiştir. Ancak bizzat Hatemi ile de aralarında tartışmalar cereyan etmiştir.
İlk icraatlarından biri yeni evli çiftlere iş ve konut edinebilmeleri için İran petrol gelirlerinden ayrılan 1.3 milyar Dolarlık bir fonun yürürlüğe konulması olmuştur (İmam Rıza Aşk Fonu).
2009 İran Başkanlık Şeçimlerinde % 63.36’yla tekrar İran Cumhurbaşkanı seçilmiştir.
Mahmud Ahmadi-Nejad, İran-Irak Savaşı öncesinde İran Devrim Muhafızları’na (Pasdaran) katıldı ve savaş esnasında Kerkük’te gizli operasyonlar yürüttü. İran Devrim Muhafızları 6. Ordusu başmühendisliği yapan ve savaştan sonra Maku ve Hoy vilayetleri vali yardımcılığı ve valiliğine atanan Ahmadi-Nejad, 1993-1997 arasında Erdebil vilayetinin valiliğini yaptı.
Cumhurbaşkanı seçilmeden önce, 3 Mayıs 2003’te, ikinci Tahran İl Konseyi’nce Tahran Belediye Başkanlığı’na atanan Ahmadi-Nejad, 28 Haziran 2005’e kadar bu görevi yürüttü. Belediye başkanlığı süresince önceki başkanlarca açılmış kültür merkezlerine dini vurguyu ciddi bir oranda yerleştirdi, belediye binalarında kadınlar ve erkekler için ayrı asansörler kullanımı zorunluluğunu getirdi. Tahran meydanlarında İran-Irak Savaşı’nda ölenlerin anısının en canlı şekilde (bazı meydanlar açık mezarlıklara dönüştürülerek) yaşatılmasını önerdi. Fakir kesime gıda yardımı programları da icraatlarını tamamlayan bir unsur oldu. Belediye başkanlığı ile beraber başkentin önde gelen gazetelerinden Hemşehri’nin yöneticiliğini ele geçirdi ve gazeteyi siyasi programının odak noktalarından biri haline getiren Ahmadi-Nejad, gazete kadrosunda yer alan İran basın dünyasının yükselen yıldızlarından kadın gazeteci Nafize Kuhnavard’ı, Hatemi’ye rejimin kırmızı çizgileri ve yasa dışı istihbarat örgütleri hakkında uygunsuz bulduğu bir soru sorduğu için, Türkiye ve Azerbaycan adına casusluk yaptığı gerekçesiyle kovdu.
Siyasi güç zeminini, İran inşaat sektörünün lobi kuruluşu olarak görülen İslami İran İnşaatçılar İttifakı’ndan (Abadgaran) aldığı kabul edilen Mahmud Ahmadi-Nejad, her nekadar ittifak, İran Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunda iki aday arasında (Ahmadi-Nejad ve Muhammed Bager Galibaf) bölünse de ikinci turda kendi arkasında toplandı. Böylece, 1000 kadar adayın İran Anayasa Muhafızları Konseyi tarafından elenmesinden sonra, ilk tura katılabilen 7 aday arasında en fazla oyu aldı (Ahmadi-Nejad ilk turda % 19.48 oranında oy almıştı) ve eski Cumhurbaşkanı Akbar Haşimi Rafsancani’ye (Hatemi’den önceki) karşı ikinci turda teke tek yarışarak oyların %61.69’unu elde etti. Muhalifleri seçime hile karıştığı ithamlarını dile getirmişlerse de ikinci tura İranlı seçmenlerin %59’u katıldı.
Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından Amerika Birleşik Devletleri’yle mevcut ilişkilerde hiçbir açılım gösterilmemesi gerektiğini net bir şekilde savunan Mahmud Ahmadi-Nejad, Birleşmiş Milletler’e de defalarca suçlamalarda bulundu ve İran’ın nükleer programını sürdürmesi gerektiğini açık bir dille ifade etti. Bazı ülkeler nükleer programlar geliştirirken İran’ın neden geliştiremeyeceğini sorgulayan ve Birleşmiş Milletler’in 5 daimi üyesinin bazı ayrıcalıkları olduğuna göre İslam dünyasının da aynı ayrıcalıkları neden alamayacağını sık sık dile getiren İran Devlet Başkanı, cumhurbaşkanlığına seçildikten sonra bunu ‘yeni bir İslam devrimi’ olarak niteledi. Ayrıca bu devrimin yakında bütün dünyaya erişeceğini belirtti. İlk etapta bölge ülkeleri arasında (vizelerin kaldırılması yoluyla) seyahat hürriyetini ve bağların kuvvetlendirilmesini savunan Ahmadi-Nejad, İsrail’e ilişkin açıklamalarında kullandığı haritadan silme söylemiyle uluslararası camianın tepkisi çekti.
Mahmud Ahmadi-Nejad, siyasi kariyerinin başlangıcından beri militan ortamlarda yer aldı. 1979 İran İslam Devrimi süreci içinde, üniversitesinin öğrenci temsilcilerinden biriydi ve bu sıfatla Ayetullah Humeyni ile birkaç kez görüştü. A.B.D. Tahran Büyükelçiliği’nin basılması ve elçilik mensuplarının rehin alınmasıyla başlayan İran Rehineler Krizi’nde etkin rol oynadığı, Avusturya’da Kürt muhalifleri öldürttüğü iddiaları ve Tahran Evin hapishanesinde siyasi suçluların idam edildiği hakkındaki haberler yüzünden uluslararası kamuoyu tarafından sıkça eleştirildi.
İslamcı ve popülist görüşleri savunan bir dini muhafazakar olan Mahmud Ahmadi-Nejad’ın sade yaşantı tarzının, iyi eğitim mazisi ile dürüst politikaları kaynaştırdığı imajının İran toplumunun gelir düzeyi düşük kısmının gözünde popülerlik kazanmasına yol açtığı belirtilmektedir. Tahran borsasını ise kumarhane olarak adlandıran Mahmud Ahmadi-Nejad’ın, ‘yapılabilir ve yapabiliriz’ sloganı etrafında oluşturulmuş ve bazı kesimlerce belirsizlikler içerdiği düşünülen Cumhurbaşkanlığı programı ise; fakirlere yardım etmek, İslami değerlere daha fazla tutunmak, özelleştirmeyi tamamen ortadan kaldırmak ve ülkenin petrol gibi servetlerini komünist tipi bir yaklaşım ile halka dağıtmak gibi hedefleri içeriyordu.
Cumhurbaşkanı seçildikten sonra ilk icraatlarından biri yeni evli çiftlere iş ve konut edinebilmeleri için İran petrol gelirlerinden ayrılan 1.3 milyar Dolarlık bir fonun (İmam Rıza Aşk Fonu) yürürlüğe konulması olan ve çok basit bir evde, sadece öğretim üyesi maaşı ile geçinen Mahmud Ahmadi-Nejad, evli ve ikisi erkek biri kız olmak üzere üç çocuk babası.
mahmud ahmedi nejad iran cumhur başkanı birleşmiş milletler amerika kafa tutan adam imam rıza aşk fonu pasdaran