Mesut Özil – Zonguldak : Futbolcu Biyografileri
Mesut Özil, 15 Ekim 1988 Zonguldak doğumludur. Türk asıllı Alman futbolcu. Orta sahada oyun kurucu mevkiinde görev yapan Mesut, 2010 FIFA Dünya Kupası’nda gösterdiği performans ile Werder Bremen’den Real Madrid’e 15 milyon avro karşılığında transfer oldu. Ayrıca bu turnuvadaki başarılı futbolu ile Altın Top ve Avrupa’da Yılın Futbolcusu ödüllerine aday gösterilmiştir.
Zonguldaklı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Mesut, Türkiye Millî Futbol Takımı’nın daveti üzerine yaptığı açıklamada “Kendimi bir Alman gibi hissediyorum” şeklindeki ifadesiye bu teklifi geri çevirerek formasını giymek istediği Almanya Millî Futbol Takımı’nı tercih etmiştir. Bu kararı aldıktan sonra futbolcunun resmi internet sayfasına yoğun hakaret mesajları geldiği gerekçesiyle bir süre kapatıldı.
Mesut, Real Madrid kulübüne imza atan ilk Türk asıllı Alman futbolcu olmuştur.
Devrek’in Hışıroğlu köyünden olan Mustafa ve Gülizar Özil çifti, işçi sıfatıyla Almanya’ya 1970’li yıllarda göç ettiler. Kendisi gibi futbolcu olan Mutlu adında bir abisi ve iki kız kardeşi bulunmaktadır.
Küçükken mahallesinde “Maymun kafesi” diye adlandırılan futbol sahasında gece gündüz, karda yağmurda sürekli arkadaşlarıyla top oynayan Mesut, futbola 1995 yılında DJK Westfalia 04 Gelsenkirchen takımında başladı. Üç yıl bu takımda oynadıktan sonra, DJK Teutonia Schalke-Nord takımına yazıldı. Bir yıl bu takımda oynadıktan sonra, bir yıl da DJK Falke Gelsenkirchen takımında oynadı. 2000 yılında babası Rot-Weiss Essen alt yapısına yazdırdı. Almanya’nın köklü takımlarından olan Rot-Weiss Essen, gençlere verdiği forma şansı ile bilinmektedir. Öyle ki 16 yaşında, Mesut’u A Genç Takımları‘nda oynatmaya başlattılar. Sonra o dönemde Alman İkinci Ligi‘nde oynayan A takımda oynatmak için profesyonel sözleşme teklif ettiler. Ancak babası teklifi ret etti ve oğlunu Schalke 04 takımının alt yapısına götürdü.
Schalke 04’ün gençler takımında bir yıl kadar top koşturduktan sonra ve Bayern Münih‘i 2-1 yenerek gençlerde Almanya Şampiyonu olduktan sonra, o dönemde Schalke 04 başkanlığını yürüten Gerhard Rehberg, Mesut Özil’i yakın dostu olan Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün’e götürür. O tarihte Galatasaray Başkanı Özhan Canaydın ile görüşüp futbolcuyu idmana götürmüş ancak yöneticiler “Bu çocuk çok cılız. Solucan gibi. Bundan futbolcu olmaz. Denemeye bile gerek yok.” sözünün üzerine Beşiktaş’ın kapısını çalmışlar ama onlar da “Futbolcu tipi yok” diyerek benzer bir tavır sergilemiş. Bu yaşananlardan sonra Fenerbahçe’nin yolunu tutmaya ise cesaret edememişler. Türkiye macerası başlamadan biten Mesut, 12 Ağustos 2006 tarihinde Schalke 04 ile profesyonel kontrat imzaladı.
2006 yılında
17 yaşında Bundesliga’da top koşturan Mesut’a en büyük destek aynı takımda oynayan Altıntop kardeşlerinden gelmiştir. Kendi sözleriyle :
“ 17 yaşında Bundesliga’da formaya giymeye başlıyorsunuz. Bunun ağırlığını kaldırmak kolay değil. Halil de, Hamit de bana bu dönemde ağabeylik yaptılar. Halil ve Hamit Altıntop kardeşler benim için büyük şanstı. ”
İlk maçında Eintracht Frankfurt karşısında 80. dakikada Hamit Altıntop’un yerine oyuna dahil oldu ve sezonun ilk maçında 1-1 beraberliği yaşadı. Lincoln’ün ceza almasıyla Bayer Leverkusen ve Bayern Münih maçlarında şans bulan ve bu şansı iyi değerlendirerek göze girmeyi başaran Mesut, Schalke’de ilk sezonunda 7’si ilk on birde olmak üzere toplam 19 maçta oynamayı başardı. İkinci yılında’da Lincoln’ün Galatasaray’a transfer olmasıyla Schalke’de banko oynamaya başladı
Daha sonraki aylarda Schalke’li yöneticilerle ters düşünce kadro dışı bırakıldı. Schalke ile ipleri koparınca transfer teklifleri ard arda gelmeye başladı ve Arsenal FC, VfB Stuttgart, Werder Bremen sıraya girdi. Yine babasını dinleyen Mesut, ara transfer döneminin bitmesine saatler kala 4.3 million avro karşılığı Werder Bremen’e üç yıllık imza attı. Schalke macerasını 1,5 sezonda 30 Bundesliga maçıyla noktalamıştır.
2007-2008 sezonunun ara transfer döneminde Werder Bremen’e transfer olan Mesut, yeni takımında forma numarası 11’di. Bundesliga’daki ilk golünü Nisan ayında 3-3 biten Karlsruher SC maçında, takımını 2-1 öne geçiren golü atarak kaydetmiştir.
2008-2009 sezonunda iyi bir performans sergileyen Mesut, İstanbul’da Şükrü Saraçoğlu Stadı’nda oynanan UEFA Kupası finali’nde Shakhtar Donetsk’e karşı ilk onbirde yerini almıştır. Berlin’de oynanan DFB-Pokal Kupası’nda Bayer Leverkusen’e attığı golle şampiyon oldu. Werder Bremen ile Bundesliga’da ikinciliği elde ederek, Şampiyonlar Ligi’ne katılmayı hak etmiştir. Sezon sonunda Diego’nun Juventus’e transfer olmasıyla birlikte, takımın dümenine geçen Mesut, kısa sürede taraftarın sevgilisi oldu ve yıldızı Werder Bremen’de hızla parladı
Nitekim 2009-2010 sezonu’nun ilk yarının en iyi futbolcusu seçilen Mesut, takımıyla başarılı bir sezon geçirmiş, Bundesliga’da üçüncü olmuştur ve Şampiyonlar Ligi’ne katılmayı garantilemiştir. Takımıyla gösterdiği performans ile Almanya Milli Takımı’na 2010 Dünya Kupası’nı oynamak üzere çağrıldı. Dünya Kupası’nda yıldızı parlayan futbolcu için Real Madrid takımı Werder Bremen’e 15 milyon avro bonservis bedeli ödedi ; Mesut ise yılda 5 milyon avro’dan 6 yıllık sözleşme imzaladı.
Werder Bremen forması altında çıktığı 71 lig maçında toplam 13 gol kaydetmiştir.
17 Ağustos 2010 tarihinde Santiago Bernabeu Stadı’nda düzenlenen imza töreninde kendisini eflatun-beyazlı yapan yılda 5 milyon avro’dan 6 yıllık sözleşme imzaladı. José Mourinho’nun ısrarı üzerine Real Madrid’e imza attığını belirten genç futbolcu, imza töreninde
“ Real Madrid’de forma giyecek ilk Türk olduğum için mutluyum. Takımda kaliteli oyuncular fazla, elimden geleni vereceğim. Tüm hayatım boyunca ailem ve arkadaşlarımdan büyük destek aldım. Kaka gibi bir oyuncuyla oynayacak olmaktan ve Mourinho ile çalışacak olmaktan dolayı mutluyum. ”
demiştir.Tıpkı Zidane gibi göçmen çocuğu olan Mesut için İspanyol basını Alman Zidane diye bahsediyor. Mesut 10 numaralı formayı giymektedir.
3 Ekim 2010 tarihinde, 6-1 kazandıkları Deportivo La Coruña maçında ilk onbirde maça çıkan Mesut La Liga’da ilk golünü kaydetmiştir. Şampiyonlar ligi’nde Milan’a karşı attığı ilk golünü eliyle hilal işareti yaparak Türkiye’ye adadı.
Mesut Özil